23 Mart 2013 Cumartesi

Şenköy Tandır Ekmeği ve Biberli Ekmek

TANDIR VE BİBERLİ EKMEK
Bu yazı 17.08.2007 tarihinde Şenköylüler Web Sitesinde yayınlanmıştır. Şenköylüler'den izin alınarak bu blog'a eklenmiştir.

Tandır, feveran etmek, fışkırmak ve  kaynamak anlamlarına gelir. Tennur sözcüğünden türemektedir. Tennur sözlükte kapalı bir ocak, bir fırın olarak kullanılır.Dilimizde Tennur, tandır olarak kullanılır.

Tandır yapımı  zor ve zahmetli, sanat gerektirmeyen fakat bilgi ve beceri gerektiren bir iştir. Önce  özel yerlerden  tandır için killi özel toprak getirilir, güzelce elenir, içerisine saman ve keçi kılı veya pamuk katılarak çamur yapılır. Bir gün bekletilip sonraki gün tekrar yoğrulur. Çamur 7-8 cm kalınlığında çapı dolanacak  kalınlıkla  silindir şekline  getirilip örülür. Fakat burada hassas olan nokta, tandırın hepsi bir anda örülmez.Zaman zaman kurumaya bırakılır. Tandırı birden örmeye kalkmak, tandır yamuklaşır ve hatta çöker. Peyder pey ve kurutula kurutula örülür. Kışın tandırı yapmak veya örmek daha zordur. En son tandırın ağız kısmı yapılır.Tandır çamuru  tam iyi hasıl edilmesi gerekmekte, yoksa tandır çamuru iyi kıvam olmazsa çabuk bozulur, istenilen randıman alınmaz.Tandırın kullanım ömrü 5 ile 10 yıl arasında değişir. Bir tandır yapımı ortalama bir hafta sürer.
Tandırı kurarken  önce gömülecek  yer seçilir.Buraya  toprak seviyesinde gömülür. Yere kazılarak yapılan  tandırların  derinliği 130-150 cm olur. Çapları ise 50-65 cm civarındadır. Tandır ekmeği adını  yapıldığı yerden alır. Ekmeğin en büyük özelliği  uzun süre bozulmadan kalabilmesidir. Tandırın  altında 20x20  ebadında  küçük bir delik bulunur. Bu yanan ateşin  hava alıp iyi yanmasını sağlar.

Tandır ekmeği yapmak için önce  un ince elekle  elenir, tuz ve ekşi hamur veya maya  eklenip  iyice yoğrulur. Burada ekşi hamur maya görevini yapar. İyice yoğrulup kıvamını alan hamur üzeri kapatılarak ekşimeye yani mayalanmaya  terk edilir.

Hamur mayalanınca  tandır  odun ve çalılarla  yakılır.İçi ısınmaya başlayan  tandırın duvarları  önce siyah sonra kor rengini alır. Bu renk  tandırın iyice ısındığını  ve ekmek pişirmeye  hazır olduğunu gösterir. Ekmeği tandıra vurmak için mutlaka bu işten anlayan  kadınlara ihtiyaç duyulur.Çünkü tandıra ekmek vurmak, o ateşe dayanabilmek, ekmeği tandıra tutturabilmek tamamen beceri gerektirir.Hamurların tandıra  iyi yapışmaması  ve mayasını tam olarak almamış olması  ekmeğin ateşin içine düşmesini, ekmeğin biçimsiz ve  kavruk olmasıyla sonuçlanır.Tandır başına  sofra bezi, hamur tahtası,zeytinyağı, bir tabakta su ve kera dediğimiz ekmeğin tandıra vurulmasını sağlayan malzemeler getirilir.

Rüyada tandır görmek, tandır yakmak, düşmandan kurtulmaya, gizli işlerin açığa çıkacağına, tüccar için gelirin artmasına ve bir yoruma göre de  evlenmeye işaret eder. Rüyada evindeki  tandırda kül olmadığını görmek o kimsenin hayırsız bir hanımla  evleneceğine, kişinin rüyasında evine bir tandır  yaptığını görmesi, o kimsenin bir işe gireceğine, eğer fakir ise  zenginleşeceğine, eğer zengin ise  mal varlığının artacağına yorumlanır.

Tandırda pişen ekmeğin mis gibi  kokusu uzaklardan  insanımızın burnuna gelir.Köylümüzün gönlü geniştir, yüreği geniştir, misafirperverdir, ikram severdir.Tandırda ekmek yaparken tandırın yanından geçen biri gönderilmez, mis gibi sıcacık tandır ekmeği ikram edilir, buyur edilir, tanıdık olsa da olmasa da…Hele birde tandırda katıklı dediğimiz, çökelekli ve biberli ekmek varsa, gelen geçen  muhakkak yiyecek, tadacak. Bu köylümüzün  cömertliğininde  bir sonucudur.Bütün her tarafı mis gibi  katıklı ekmek kokusu alır. Konu komşunun, gelip geçenin  göz hakkı, tad hakkı, koku hakkı vardır.

Kadınlarımız  tandıra gündüz erken saatlerde  çalısını, odununu bırakıp, sıraya girmiş olur. Kim erken çalısını bırakmışsa  o kişi ekmeğini önce yapar.Tandırlarda bazen sıralar olur. Tandırlarımız sokaklarda bir yerde üstü kapalı herkesin faydalanacağı  şekilde olduğu gibi, evlerin avlularında kişilere mahsus da olabilir, fakat herkese açıktır, herkes faydalanır. Tandırda ekmeğini yapıp eve varan kişi, sıcacık ekmeğini  bir sofra üzerine  serer, bir iki saat bekletip iyice soğuduktan sonra  toplayıp anbarına, dolabına koyar.Kuruyan tandır ekmekleri değerlendirilir, boşa gitmez. O çörek aşı dediğimiz, salçalı bol domatesli ve  acılı ekmek aşı yapılır. Tabi ki bize de yiyenlere afiyet olsun demek düşer…

Tandırın kültürümüzde önemli bir yeri de, ramazan bayramlarında yapılan, kahke  dediğimiz ramazana has çörektir. Şekerli ve şekersiz olarak yapılır. Kahke denince daldığınızı eskilere doğru yol aldığınızı görür gibiyim. Nasıl gidilmez eskilere…O iplere saplanıp, tavana asılan kahkeler… Seyretmesi  bir güzel, yemesi bir başka güzel…Doğrusu o güzelim kahkeleri  özlediğimi itiraf etmek zorundayım. Çünkü bu güzel adet ve örfümüzde  etkisini kaybetmekte, birçok evlerimizde o güzelim ramazan  kahkeleride  yapılmamaktadır artık…

Tandırda ekmeklerimiz piştikten sonra, tandıra yoğurtlama  yapmak için  patlıcan atılır.Patlıcanlar güzel pişince temizlenip, taze yoğurt ve sarımsak eklenir, taze tandır ekmeği ile  yoğurtlama  bir güzel afiyetle yenir…

Tandır Köyümüzde bir gelenektir, bir adettir, bir örfümüzdür. Günümüzde birçok adet ve örfümüzde meydana gelen  dejenere ve yozlaşmaya elimizden geldiğince imkan tanımayalım.Örf ve adetlerimizi yaşamaya ve yaşatmaya azami  özen gösterelim.Çünkü eskisi güzel olmayanın, yenisi hiç güzel olmaz.

HATAY

HATAY
Çarşıların, hanların, kilise ve evlerin ön plana çıkarak, diğer illerden çok farklı bir kent dokusu oluşturduğu, antik kentleri, tarihi dokusu, daima sıcak havasıyla farklı bir şehir Antakya. Eşsiz güzellikte örnekler barındıran Hatay Mozaik Müzesi, tarihi Uzun Çarşı, cami ve türbeler kent merkezinde bulunuyor. Samandağ sahillerine tepeden bakan doyumsuz güzellikteki Akdeniz manzarasıyla St. Simon manastırı, Titus tüneli, bir başka tarafta nefes almanızı kolaylaştıran hava akımı, gözü dinlendiren bitki örtüsü, mitolojik öyküsü ve kulak okşayan şelale sesiyle Harbiye mesire yeri, Şenköy Şeyh Ahmet Kuseyri Türbesi... Hepsi burada. 

Çarşıların, hanların, kilise ve evlerin ön plana çıkıp birbirine benzeyen illerden çok farklı bir kent dokusu oluşturduğu; misafirperver, yardımsever, konuşkan ve samimi insanlarıyla Hatay'da sıkılmak aklınıza bile gelmez. Yaylaları, yürüyüş parkurları, plajları, Arsuz, İskenderun, Payas'taki turistik değerleri arasında kesme taştan yapılan Payas Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ve antik Issos su kemerleri ile çevrili Hatay'da; kendinizi sürekli çekim yapılan bir film platosunda ya da açık hava müzesinde zannedebilirsiniz. Kısacası Hatay'a gelmek için sayısız nedeniniz var. 

Bakras kalesi Kızıldağ etekleri Bakras köyü yakınındaki kale, Hatay'a girerken ilk karşınıza çıkan yapı. Kartal yuvasını andıran bulunduğu konik ve sarp tepe ile bütünleşen Bakras kalesi, 2000 yıllık tarihi boyunca birçok defa el değiştirmiş. Son olarak Osmanlı döneminde onarılarak tüm görkemi ile günümüze ulaşabilmiş, görmeye değer güzellikler sergileyen bir yapı. 

Titus tüneli M.Ö. 300'lerde mimar imparator Vespasianus zamanında kenti tehdit eden sel sularını önlemek amacıyla 1000 kişilik esir ordusu tarafından 10 yıl boyunca delinerek açılmış. Titus zamanında tamamlanan yüksekliği 7 m, genişliği 6 m, uzunluğu 1380 metrelik tünelin 130 metresinin üstü kapalı. Bu bölümü gözlerinizi karanlığa iyice alıştırdıktan sonra, kanal boyunca duvara dokunarak yürüyüp, diğer aydınlık girişe geçebilirsiniz (zemin ıslak ve kaygan). Titus tünelinin yolu üzerindeki kemerli köprünün yanında bulunan bahçe içine saparak dar patikadan ilerleyip, veba nedeniyle tarihte 300-400 kişinin öldüğü ve toplu kaya mezarlarının yer aldığı Beşikli Kilise'yi görebilirsiniz. 2000 yılı inanç turizmi ilan edildiği halde, hedeflenen tanıtımın yapılamadığı ülkemizde, Hatay'daki Saint Pierre, Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak biliniyor. Reyhanlı karayolunun 2. km'sinde Haç dağı güney yamacındaki mağara kilise 9.5 m genişliğinde, 13 m uzunluğunda ve 7 m yüksekliğinde. 12 havarinin başı olan Saint Pierre Hıristiyanlığı yaymak için ilk olarak burada çalışmalara başlamış. 

Apollon'un Defne'yi kovaladığı birçok kültürü birarada barındıran kent, defne ağacı meyvelerinden çıkarılan yağ ile yapılan defne sabunu sayesinde, güzellik ve sağlık kaynağı olarak da ün kazanmış.

Doğal nar ekşisi, nar meyvesinin ezilerek ve kaynatılarak elde edilen özüdür. Yemeklere lezzet vermekte kullanıldığı gibi sulandırılarak şurup yapılmak suretiylede tüketilir. Vitamin ve enerji deposu olarak bilinir. Vücudun güçlenmesinin yanısıra birçok hastalıkların tedavisinde de kullanılır.

Defne sabunu, Defne vücut ve saç için nebati yağlardan üretilmiş doğal bir banyo sabunudur. Terkibi saf zeytin yağı ve defne yağıdır. Üretiminde hayvansal yağlar, sentetik parfüm, boya, köpürtücü ve sertleştirici kimyasallar kullanılmaz. Defne sabunundaki defne yağı ve zeytin yağı cildin beslenmesi ve yumuşak kalmasını sağlar. Saçların kendi doğal canlılığını doğal kokusu saç yumuşaklığı ve sağlığı için yarar sağlar.

Bu yazı 14 Nisan 2005 tarihinde Şenköylüler Web Sitesinde yayınlanmıştır.  

23 Şubat 2013 Cumartesi

Antakya Tuzlu Yoğurdu Nasıl Yapılır


Antakyada tuzlu yoğurt kültürü oldukça eskilere dayanır. Gelenek olarak tuzlu yoğurt farklı kültürlerdeki yemek çeşitlerine göre şekil almıştır. Tuzluyoğurt üretiminin çoğu, Antakya ve çevresindeki köylerde yapılır. Köylerde yapılan yoğurt, merkeze getirilip çeşitli pazar ve bakkallarda satılırdı. Şehirlerdeki avlulu evler azalıp binalar dikilmeye başlayınca tuzluyoğurt üretimi, sadece kırsal bölgelerde sürdürüldü. Günümüzde kentte de hazırlanan tuzlu yoğurt, çoğunlukla bu bölgelerden geliyordu. Sadece Antakya ve çevresi bu güzel tattan yararlanırken başka bölgelerede gitmeye başladı. Talep arttıkça üretimde giderek bozuldu. Bozulmamasına çalışmak yerine, ticaretin iki yüzlülüğü ile birlikte, kar için herşey mübah bakışı, gittikçe hakim olmaya başladı ve tuzluyoğurt kaderine terkedildi.




Geleneksel tuzlu yoğurdu bugünlere taşıyan ve aslını yaşatan değerli kişilere antakya ve çevre köyleri ve kazalarına ve bu konuya sahip çıkılmasında önemli rol almış herkese nekadar teşekkür etsek az olur.

TUZLU YOĞURDUN İYİSİNİ VE KÖTÜSÜNÜ NASIL ANLARIZ?

Önce iyi kötü yoğurt nedir bu konuyu biraz açalım. Tuzluyoğurt denildi mi aklımıza keçi yoğurdu gelir hemen. Çünkü tuzluyoğurt sadece keçi yoğurdundan yapılır ve onu özgün yapan özelliğide budur. Ancak istenirse tabi ki inek yoğurdundan da yapabilirsiniz. İsterseniz nişasta, süttozu gibi malzemeleri de karıştırabildiğiniz kadar karıştırın ama kafanıza göre yaparsanız ozaman çürüme başlıyor. 
Diyelimki güzel bir kasaba var oraya yeni birileri gelir ve bu kişiler oradaki kültürel zenginliğe bir katkı sağlamak yerine şu güzel bu güzel diye tellallık yapmaya başlarsa oradaki zenginlik yok olur. Kent yaşamında yönü kaymış insanlar, orası ne güzel öyle bende bu işe soyunayım nasıl olsa ekonomik bir sıkıntım yok diyorlar ve bu zihniyet yaygınlaşıyor, böylelikle kırsal bölgeler mahvediliyor. Yerel zenginliğin üzerine bir taşta ben koyayım demeyip aynı bölgenin insanlarını birbirine düşürüyorlar. Ben daha iyiyim rekabeti ve benimkiyle ötekininki ayrımı bu sırada başlıyor. İlgi fazlalaştıkça hilelerde artıyor.

Tuzluyoğurdun yapıldığı bir mevsim vardır. Bunu aylara göre sıralarsak şöyledir. Keçilerin doğumları şubat ayının 20 sinde başlar. Keçilerin bir memesinden çıkan sütü insanlar için peynir ve yoğurt yaparken diğerinden oğlak'a ayrılır. Bu süre içinde oğlaklar otlamaya başlayınca artık emzirilmezler. Otlar küçükken tuzlu yoğurt yapılmaz tuzluyoğurt yapımı otlaklar çoğaldıktan sonra haziranda başlar ekim başlarında biter. Bunun amacı kış için hazırlık yapmaktır. Tuzluyoğudun diğer adıda kış yoğurdudur.

Tuzluyoğurdun iyisini nasıl anlarız:
Keçi sütünden yapılan tuzluyoğurdun özelliği kıvamlı ve pütürsüz olmasıdır.Yemeklere koymak için koyduğumuzda asla bozulmaz rengi ise süt beyaza çalar. Tadı hafif ekşimsi ve koyuluğu katı ayrıca ağzınıza aldığınız anda kaymak gibi pütürsüz vaziyette damağınıza yayılır. İnek yoğurdundan yapılan ise rengi bulanık beyaz ve katılığı süzme yoğurt gibi olur. Cıvık ve pütürlüdür. Ağızda pütürlü bir tat kalır ve tuzlanmış süzme yoğurdu andırır. Keçiden yapılan tuzluyoğurdun fiyatı 7ytl inek yoğurdundan yapılanın fiyatı ise 2.5ytl civarındadır.

MALZEMELER:
Bir adet bakır leğen,20kğ keçi yoğurdu alacak şekilde yani çapı 1m yüksekliği enfazla 20-30cm olacak.Bir adet ağaç kürek,boyu 125cm.Odun ateşi için meşe ve incir odunu kullanılacak.

YAPILIŞI:
Keçiler sağılır ve sütü kaynatılır soğumaya bırakılır.Sağım anındaki sıcaklığa inince keçi yoğurduyla mayalanır.Üzerine bez örtüp kapatılır.Ağzı hiç açılmadan ılık bir ortamda birgün bekletilir.bu bekletme sırasında 6 ile 7 saat sonra kontrol etmek için bakarız.Maya tutmuşsa ağzı tekrar kapatılır.ertesi güne kadar kalır.Yoğurdumuzu eldeettikten sonra ocak hazırlanır. 
Önce yakacak odunlar ocağa koyulur üzerine bakır kazan oturtulur ve ocağın odun konan yerinin haricinde leğenin etrafı külle kaplanır. Sonra yoğurt leğene dökülür. Tahta kürekle yoğurt karıştırılır. Tuzlu yoğurdun yapımında enaz üç kişi olmalıdır. Bir kişi ateşin tavını kontrol ederken diğer iki kişide yoğurdu sırayla ama sürekli karıştırır.yoğurt kaynamaya başlayınca tuz ilave edilir. 
Tuzlu yoğurdun olduğunu anlamamız fazla uzun sürmez küçük kabarcıklar çoğalmaya başlar bu arada sürekli karıştırma işlemi devam eder. Katılaşmayı gördükten sonra yoğurdu dinlenmesi için daha geniş bir kaba alırız. Dinlenme aşaması yaklaşık 3 saat sürer. Bu sırada yaklaşık 10 dakikada bir karıştırırız. Soğuma gerçekleşltikten sonra yoğurdumuzu saklama kaplarına alırız ve kışa kadar bekleyeceği serin ortamına kaldırırız.

Afiyet olsun. 
Bu yazı 02.11.2007 tarihinde www.senkoyluler.com web sitesinde yayınlanmıştır. 

Antakya Mutfağı Yemek ve Tatlılar Listesi

Antakya Mutfağında neler var? Temel kategorileri sizinle paylaşmak istiyorum. Elbette liste sadece bunlardan ibaret değil. Aklıma gelenleri sıraladım hızlıca. Sizlerden gelecek geri dönüşlerle bu listeyi güncel tutamaya gayret edeceğim.



UNLULAR
  • Katıklı Ekmek
  • Külçe
  • Semirsek
  • Biberli Ekmek
  • Kaytaz Böreği

AŞLAR

  • Mercimekli Bulgur Aşı
  • Domatesli Aş
  • Lübyeli Aş
  • Kabaklı Aş
  • Kimyonlı Biberli Aş
  • Şehriyeli Aş
  • Firik Pilavı

ORUKLAR
  • Siniye Basılı Oruk
  • Tappış Oruk
  • Oruk

PİLAVLAR
  • İç Pilav
  • Bademli Pilav
  • Mercimekli Pilav

KEBAPLAR
  • Sini Kebabı
  • Şenköy Kebabı
  • Kağıt Kebabı

MEZELER
  • Cevizli Biber
  • Zeytin Salatası
  • Muhammara
  • Humus (tereyağlı- zeytinyağlı-baklalı)

PATLICANLI YEMEKLER
  • İmam Bayıldı
  • Abuğannuş
  • Musakka
  • Patlıcan Salata
  • İstanbul İmam Bayıldısı

KABAKLI YEMEKLER
  • Şıhıl Mehşi

TATLILAR
  • Künefe (Peynirli -kaymaklı - cevizli)
  • Şenköy Peynir Helvası
  • Kadayıf(kaymaklı - muhallebili- sade- cevizli)
  • Kömbe
  • Mamül
  • Keşkül
  • Kerebiç
  • Taş Kadayıf
  • Sakal Kaldıran
  • Kahke(kaek)

Antakya Uzun Çarşı

Hatay'da, diğer kentlerde pek rastlanmayacak özellikler taşıyan farklı bir çarşı var. Künefecilerle başlayan çarşı yolunda gecenin geç saatlerine kadar açık künefe dükkanları var. İçi tuzsuz peynirle hazırlanıp şerbetlenerek üzeri kaymak veya dondurma ilavesiyle servis edilen tatlı, Hatay'ın simgelerinden biri. Künefe malzemesi olan un ve su karışımı tel kadayıflar, kızgın sini üzerine delikli hamur kovasından duş misali dökülüp 1 dakika içinde pişirilerek kenara alınıyor.
  
Uzun Çarşı'nın ikinci can alıcı noktası peynirciler ve nar ekşisi satıcılarının olduğu bölüm. Birçok çeşidi olan peynirler içinde, keçi sütünden yapılan keçi peyniri, sıcak suya girip sünmüş olan sünme peynir, çara denilen küplere dizilip toprak altında bekletilen çara peyniri, aynı yöntemle elde edilen baharatlı ve sürk çökeleği gibi çeşitleri olan çökelek peyniri, az tuzlu nefis tadıyla kahvaltılık köy peyniri, künefe içinde kullanılan tuzsuz künefe peyniri, tel tel yenilebilen, düğümlenip salkımlar halinde satılan örme peyniri, Şenköylüler Haşlama Peyniri, Şenköylüler Merdane Peyniri ve dil peynirleri. Peynirlerin yanında, kahvaltılarda ve çorbada kullanılan tuzlu yoğurtların dizildiği tezgâhlarda da çeşit zenginliği yaşanıyor.

Tarihi Uzun Çarşı, eski evleriyle kaplı bir mahalle arkasında rengârenk görüntüsüyle birbirinden ilginç portreler ve dükkânlarla, enstantaneler sunuyor Antakya'da. 
Uzun Çarşıya gidince nerede ne yenir başka bir yazının konusu olsun. Kısaca "Pöç Kasabı" ve "Közde Künefe" gibi ip uçlarını sizlerle paylaşayım... Anlayanlar anladı :)

Sağlıcakla kalın,
Geleneksel Yemekler



Antakya Kirece Yatırılmış Ceviz Reçeli Tarifi

Kirece Yatırılmış Ceviz Reçeli Tarifi


Yaz mevsiminin başlarında henüz olgunlaşmamış olan yeşil cevizler toplanır. Cevizin sertliği salatalık kıvamında içine çatalın rahatça girebileceği tazelikte olmalıdır. Önce cevizler maharetli ellerde çabucak kabuklarından keskin bir bıçak yardımıyla soyulur. Daha sonra çizilir ve defalarca suyu değiştirilir. Bu işlem bir çok aktarma kazanı kullanılarak yapılır. 

Sıra acı suyu çıkan cevizlerin şişlenmesine gelmiştir. İçine şerbetin daha iyi işlemesi için yapılan bu işlem cevizi kenarlarından çentik şeklinde keserek te yapılır. Kireç kaymağına koyulan cevizler buradan alındıktan sonra iyice yıkanır ve haşlanır. 

Haşlamadaki amaç cevizin içindeki son acı suyu da almaktır. Haşlama suyundan sonra son birkez daha yıkanır, suyu süzülür ve Şenköylüler ceviz reçelinin yapılacağı kazana koyularak üzerine şekeri dökülür. Şeker ve ceviz bu şekilde uzun bir süre bekler. Şeker suya kestikten sonra karanfilleri atılarak yavaş ateşte uzun süre pişirilir.

Cevizler piştikten sonra kazanın altı söndürülür kapağı açık olarak üç yada dört gün bu şekilde kazanında soğumaya bırakılır. Soğuma işleminden sonra Şenköylüler Ceviz Reçeli kavanozlara 10 ve 20 adet ceviz içerecek şekilde doldurulur. Büyük tenekelere ise 500 adet ceviz içerecek şekilde doldurularak sunuma hazır hale getirilir. 

Ceviz Reçelinin detaylı tarifine http://www.senkoyluler.com/cevizreceli.html sayfasından ulaşabilirsiniz.  

Afiyet olsun.
Geleneksel Yemekler
Merhaba,

Bu günlük sayfasında sizlere Hatay Mutfağından örnekler sunmaya çalışacağım...

Hatay Mutfağı'nın da Türk Mutfağı içerisinde çok özel bir yere sahip olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım. Türkiye'de ögün mutfaklar denildiğinde akla gelen bir kaç şehir vardır, bunlar; Antakya, Antep, Urfa, Maraş, Bolu... Herkesin ilk 10 listesinde bu şehirler mutlaka yer alacaktır. Bu mutfaklardan en önemlilerinden biri de Hatay- Antakya Mutfağıdır.  Antakya mutfağını farklı kılan nedir peki? Bunu daha iyi anlayabilmek için öncelikle onun bulunduğu bölgede hangi uygarlıkların gelip geçtiğine bakmak gerekir. 

Hatay Yöresi, önemli ticaret  yolları üzerinde olması nedeniyle dışarıdan gelen çeşitli uygarlıklara, kültürlerle sürekli iletişim halinde yaşamıştır. Ayrıca binlerce yıldır üzerinde yaşayan kadim toplumlara beşiklik etmiştir. Antakya Mutfağında yer alan birçok yemeğin tarifi, bu uygarlıkların bıraktıkları, uyguladıkları yemek tariflerin ortak bir özüdür. 


Haritada Hatay'a baktığınızda gözünüze çarpan ilk önemli ayrıntı Hatay'ın Akdeniz'in bir parçası olmasıdır. Sonuç olarak Hatay Mutfağı, tipik bir  Akdeniz Mutfağı olup hiçbir zaman bu özelliğini yitirmemiştir. Hatay'ın kendine özgü birçok geleneksel yemekleri, yapılış  ve içeriklerinde tarihsel etkiler, farklı kültürlerin etkileşimi, ekolojik çevredeki zenginliğin yanı sıra, kuşaktan kuşağa aktarılan damak zevkinin bir bütünüdür aslında. 

Bu sitede yer alacak yemeklerin tariflerini ve malzemeleri Şenköylüler Sitesinden (www.senkoyluler.com) faydalanarak hazırlayacağım. Şenköylüler Web Sitesinde yer alan Antakya'ya özgü malzemeleri ve bu malzemelerden nasıl lezzetler yaratılabileceğini dilim döndüğünce sizlere aktarmaya çalışacağım. Elbette bol bol fotoğraflarla... 

Sevgilerimle,
Geleneksel Yemekler